Sıkıntısı bayatlık derken önce Duma'm, sonra anneannem...
Benden istediği çorbayı (yoğurt çorbası, bir keresinde yine hastaneye götürmüştüm yapıp, çok sevmişti) yetiştirememek çaresizliğinde hem de.
Çorba kabı elimde, hastanenin kapısı kapalı onkoloji odasından belki doktor çıkarken bir şeyler görürüm diye bakmakla annemi nasıl teselli edeceğimi düşünmek arasında.İyi şeylerin sembolü orkidem kurumaya başladı...
Haricinde evden taşındım, nasıl büyük bir sorumluluk aldığım stresine giriyorum bazen. Saltuk'u hayatımdan çıkarmak gibi büyük kararlar da cabası.
Tam tedarik dürüstlükle ( yarı tedarik de olur).
Bir laf var "Hiçbir þeyi kötü niyetle yapmıyorum ama yaptığım her şey çok kötü". Kendi hayatını bu kadar karıştırıp da sonra huzur dilenen biri haline gelmek...Osho'nun sahtekarlığında hissediyorum kendimi (daha vasatı).
Dahası da var: kendime merhamet hissetmeye de başladım.
İç ses: -Hep mi kendime acırdım yoksa?
Öteki iç ses: +Hayır, hep katıydım.Sadece kendime...
Öteki iç sese hak veriyorum, kendime ettiğim tüm o hakaretler gelince aklıma ve yazıyı sonlandırırken hangi misyonla başladığımı hatırlayamıyorum.
Geldiği yerden memnun muyum bilmeden, herkesleşmekten korkup yabancılıktan şikayet ederek.
Üçüncü iç ses diyor : Çelişkilerden delirmiyorsan tebrikler.
![](https://static.wixstatic.com/media/42b05b_75a92cc1a3a549d7998549ad34088b27~mv2.png/v1/fill/w_276,h_241,al_c,q_85,enc_auto/42b05b_75a92cc1a3a549d7998549ad34088b27~mv2.png)
Comentarios