Dün ve ondan önceki iki günden, 4 belki 5 ayrı psikolojiden bahsedeceğim bu yazıda , karmaşık olacak. Hani derler ya insan yazıyı, bir gün okunması (dolayısıyla anlaşılması) için yazar diye. Anlaşılmak, işime felsefik açısının hariciyetinde asla yaramayacak.
İyi şeylerin sembolü olan orkidem dün çürüyerek öldü. Tomris Uyar gibiyim; çok sevmekten ve çok sulamaktan öldürdüm, cahillikle sevgi birleşmeyegörsün, baya tehlikeli olabiliyor. Bilgi işi sevmek. Cahilce sevmesinler beni. Köklerimin fazla sudan çürümesini ve geriye kurtarılacak bir şey kalmayana kadar boşalmasını istemiyorum içimin.
24 yaşım , (bunu hesaplamak için günümüz tarihinden doğum yılımı çıkarmam gerekti , anlık cevap vermem gerektiğinde hep daha küçük söylüyorum.) iyinin ve kötünün ciddi anlamda birbirine girip kavramsal olarak "splice" filminde olduğu gibi, insan ve bütün hayvanların genini karıştırarak (1 dişi 1 erkek olarak) ortaya çıkardıkları ve birinin sonradan cinsiyet değiştirerek hemcinse dönüştükleri anda sevgi dolu bir çiftleşme beklenirken , tüm izleyenler önünde birbirlerini vahşice katledip yok etmeleri gibi yok ettiler birbirlerini.
Önyargılar yıkıldı, akıllar karıştı, şüphe güven tamamen belirsiz bir hale geldi.
Bu sanırım insanın çıldırması gibi bir şey, gerçeklikle çıldırmak.
Yanılsama içinde mutlu mesut tam ve bütün hissederek yaşayanlardan biri olamıyorsun artık.Aşağıladığın o toplumdan dışlanan kötü, (in other words, kaka) insanların da bu gerçekliği senden bile önce farkettiği için çıldırmış olma ihtimalini düşünüp tiksiniyorsun kendinden; aşağıladığın, beğenmediğin her kişi için ayrı ayrı hem de.
Muhtemelen bazıları sadece öyledir."Gerçeklikle delirmişlik" ihtimalleri bile yetiyor ama sempati hissine. Bu ne büyük bir farkındalıktır, hiç işine yaramayacaksa da bilmek dünyalara bedel. Hayatını sonlandırablecek kadar büyük bir mutsuzluk hissettiren bu farkındalık, edinildiğinde herkesten (gerçeklikle delirenler , dışlananlar hariç) herkesten üstünsün yanılsaması yaratıyor.
Ve kendine değer vermeye başladığın yerde ölmek istiyorsun.
Kendilerine değer vermeyenler ölmekten daha çok korkuyor. Yaşamıyor, yaşamadıkları için kendilerine değer vermiyor, bir gün bu durumun değişmesini hiçbir icraat gerçekleştirmeden umut edip duruyorlar, hiçbir şey değişmiyor (tabiki) ve korkarak ölüyorlar.
Kendimi sevmenin sonu mutlu ölmek ve ben, mutsuz ölmemeye söz veriyorum kendime.
Ne yaptığım da mühim değil, mutsuz ölmeyeceğim.
Mesela eskiden ölümcül bir hastalığa yakalansam eğer diye kenarda bekleyen bir B planım yoktu. Şimdi var: uyuşturucu bağımlısı bir serseri olup kalan aylarımı çılgınca eğlenerek, beynimin ufkunun ötesinde şeyler düşünerek ve korkmadan geçirirdim: kayedecek bir şeyim yok.
Bu olana kadar, bana bunu yaptığım için ömür boyu kızgın kalacak bir çocuk bırakmazsam eğer.Kendime kızgın çocuklar bırakmak istemem, dünyada anne-babasına kızgın çok çocuk var ve hepsi de günün sonunda bu kızgınlığını bizzat kendilerinden, ve kendilerinin çocuklarından çıkarıyorlar.Sonra onların çocukları da kendilerine kızgın kalacak ve bu hep böyle sürüp gidecek. Kendisine yaşam veren insana karşı öfkeli çocuklar, yaşama karşı öfkeli çocuklar. Genlerle aktarılan bir miras gibi, asla düzeltilemeyen birbirinin türevi yanlış davranışlarla harmanlanıp kronik bir lanete dönüşüyor. Doğmamış çocuklarımı bu kronik lanete alet etmeyeceğim.
Lanetsiz, mutlu günlere.
Comments